1 Aralık 2012 Cumartesi

Çözüme Giden Yol - Dr. Orhan Erdem

İtiraf etmek gerekirse dükkan önüne sıralanmış kitaplara karşı genelde önyargılıyımdır. bir şekilde satılmayıp elde kalmış kitapları dizerler gibime gelir. bu kitabı da aynı bu duygular ile bursa'da bir kitapçının yüzlerce kitabı yığdığı bir tezgahta görerek aldım. baştan aşırı önyargılıydım, muhtemelen abuk subuk içi boş bir kitap denemesi diye düşündüm ama yazarının Dr. unvanını görünce fikrimden çark ettim. fiyatı da uygundu, ne kaybederim ki deyip çantaya attım (Hacettepe Üni.'nde sosyoloji doktorası yapmış).
kitabın konusunu yazar önsözde şöyle özetlemiş: "sorun çözme tekniklerini kendi kültürümüzün ışığında anlatmaya gayret ettim". gerek özel gerek ise iş hayatımızda sorunlara nasıl yaklaşıp çözmemiz gerektiği konusunda önerilerde bulunan bir kişisel gelişim kitabı.
dokuz bölümden oluşuyor ve "sorun nedir?" diye başlayıp, sorun çözme süreçleri ve teknikleri şeklinde devam ediyor. hatta sorun çözme teknikleri başlığı altında bizim de fabrikada neredeyse hergün kullandığımız analitik çözüm yöntemlerine de değinmiş (Plan-Do-Check-Act, balık kılçığı, beyin fırtınası ve benim daha önce duymadığım 2 metot daha). Ancak biraz yüzeysel geçilmiş sanki bu metotlar, özellikle balık kılçığı biraz daha detaylı verilebilirmiş. hiç bilmeyen biri için birşey ifade etmeyebilir başta...bir de batı dünyasına da biraz sıkça çamur atmış :)
her konu benim gerçekten hoş bulduğum hikayecikler ile desteklenmiş. aşağıda beğendiğim bir tanesine yer verdim. bununla birlikte sanırım yazarın inancı doğrultusunda burna biraz islami inanç kokusu gelmiyor değil. ancak bu sizi yanıltmasın, çünkü hiçbir bölümde beni rahatsız edecek seviyeye gelmedi.
genel olarak değerlendirmek gerekirse, güzel bir çalışma olmuş ve sırf barındırdığı küçük hikayecikler için bile okunmaya değer buluyorum.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"başarılı ve varlıklı birisi bir sahil kasabasında tatil yapıyor. bir ara sahilde gezinirken minik bir teknenin limana yanaştığını görüyor. oraya doğru yöneliyor. yüzünden de çok mutlu olduğu belli olan kayıkçıyla aralarında şu konuşma geçiyor: 
- merhaba balıkçı efendi, ne kadar da güzel ton balıkları avlamışsın.
- merhaba, evet şükürler olsun balıklar çok güzel.
- ne kadar zamandır avlanıyorsun?
- iki saat kadar...
- niçin daha fazla avlanmıyorsun?
- bu bugünlük rızık için yeter...
- peki iki saat avlandıktan sonra ne yaparsın?
- bahçeyle uğraşırım. güller yetiştiririm. yürüyüşe çıkarım. arkadaşlarla hoş vakitler geçiririm. yani huzurlu bir hayatım var.
- bak ben yatırım uzmanıyım. sana yol gösterirsem varlıklı bir kimse olursun.
- nasıl yani?
- yani öncelikle balık avlamaya daha çok vakit ayır. bir müddet sonra daha büyük bir kayık al.
- peki ya sonra?
- sonra balıkları aracıya değil de doğrudan konservecilere götürürsün. bir müddet sonra bir fabrika alırsın.
- peki ya sonra?
- sonra bu fabrika işler sen rahat edersin.
- bu anlattıkların ne kadar zaman alır?
- yaklaşık 18 sene.
- peki ya sonra?
- sonrası malum. bir sahil kasabasına yerleşirsin. huzurlu bir hayat sürersin.
- iyi de ben bu hayatı gençken yaşıyorum zaten!"
 ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...