24 Kasım 2012 Cumartesi

yaşamın anlam ve amacı - alfred adler

"yaşamın anlam ve amacı"'na çok iddialı bir ismi olduğundan biraz temkinli yaklaşmıştım. arka kapak yazısında da şöyle diyerek iştahımı kabartmıştı kitap aslına ama keşke biraz daha araştırıp öyle alsaymışım.
Yaşamın Anlam ve Amacı, Alfred Adler'in İnsanı Tanıma Sanatı ve Yaşama Sanatı'ndan sonra "Bireysel Psikoloji Kuramı" üzerine üçüncü önemli yapıtı.

Yalnızca psikolojiyi uğraş edinenlerin değil, herkesin kolaylıkla okuyup anlayabileceği bir dille kaleme alınan yapıt, bireysel ve toplumsal sorunları irdeleyerek günlük yaşamda karşılaşılan sorunlara çözüm önerileri sunuyor.

Çocuklukta yaşanan olayların yetişkinlikteki rolü, kompleksler, korkular, aile ve okulun çocuk üzerindeki etkisi, çocuğa ilk cinsel bilginin veriliş biçimi ve yetişkinliğe etkisi, kadın-erkek ilişkileri, evlilik gibi pek çok konuyu ele alan Yaşamın Anlam ve Amacı, kendisiyle ve sevdikleriyle daha iyi ilişkiler kurmak isteyenler için önemli bir yol gösterici.
aslında psikoloji ve psikiyatriye ilgim vardır, bir Irvin Yalom hayranıyımdır örneğin... ancak bu kitapta yolunda olmayan bir şeyler vardı benim için. bir kere yoğun kuramsal bir eser. bölümler halinde çocukluk merkezde olmak üzere sürekli olarak bir şeyleri irdeliyor, yorumlarda bulunuyor, iddia ediyor, salık veriyor... kitapları yarıda bırakma taraftarı değilimdir asla, en azından emeğe saygı açısından okumaya çalışırım sonuna kadar ama bu kitap sınırlarımı zorladı. ilgimi çeken birkaç bölümü okudum ve rafa kaldırıyorum.

Alfred Adler ekşisözlük'ün yalancısı olduğum kadarı avusturyalı hekim ve psikologmuş.... freud'un önce öğrencisi, sonra da meslektaşı olmuş.... 1929'dan sonra new york'a yerleşmiş ve akademik çalışmalarını bu şehirde sürdürmüştür...
1870de doğmuş ve 1937'de sizlere ömür olmuş... kitapta bahsettiği bazı olgulara getirdiği yorumlar biraz demode gibi geldi bana. bununla birlikte adam baba doktorlardan biri sayılıyor. bireysel psikoloji ekolünü kuran ve eksiklik duygusu terimini ortaya ilk atan kişiymiş. eminim ki önemli bir şahsiyettir ancak sebebini anlayamadığım bir şekilde kitaptaki anlatım bana çok dağınık geldi ve bazı kısımlarda ana olarak neyi savunduğunu ve varmak istediği yerin neresi olduğunu anlamakta güçlük çektim. belki de çeviri iyi değildi veya kendisi iyi bir anlatıcı değil...
kitaba ölümüne çamur atmayayım, iyi bir şeyler de tabii ki buldum kendime.
1937de hayata gözlerini yumduğunu göz önüne alırsak, çağının düşünce yapısının ötesinde şeylerden de bahsetmiş kitabında. evlilik ile ilgili kısımda örneğin şöyle şeyler yazmış:
syf: 267

(...) iki kişilik bir toplulukta iki taraftan hiçbiri ötekine hizmet eder konumda bulunamaz. birinin hükmetmek ve ötekini itaate zorlamak istemesi durumunda, iki insanın verimli bir birlikteliği kurabileceği düşünülemez. günümüz koşullarında pek çok erkek hatta kadın ailede hükmedip emredecek, önder rolü oynayacak, sözünü geçirecek kişinin erkek olması gerektiği inancındadır. pek çok mutsuz evlilikle karşılaşmamızın nedeni de işte budur. hiç kimse öfke ve nefret duygusuna kapılmadan bir başkasının kendisi üzerindeki tahakkümüne katlanamaz. hayat arkadaşlığı yapacak kişilerin eşit haklara sahip olmaları gerekir ancak o zaman önlerine çıkacak güçlükleri yenebilecek güce kavuşurlar. (...)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...