11 Kasım 2012 Pazar

çıplak deniz çıplak ada - bir ada hikayesi 4

Yaşar Kemal




masa kaloriferin önüne kuruldu; laptop açıldı, kahve yapıldı ve içimde yazma isteği belirdi. uzun süre sonraki bu ilk yazımda Yaşar Kemal ustamızı anayım istedim.
ilki '98 yılında yayınlanmış olan dörtlemenin son kitabını senelerdir büyük bir heyecan ile bekliyordum. hatta bazı zamanlar - Allah gecinden versin- son kitabı bitiremeden hayata gözlerini yumarsa diye çok korktuğum oldu. ara ara dördüncü ve son kitabın yayınlanmayacağına dair söylentiler çıktı vs... ama nihayet ekim ayında kitap ile buluşmak nasip oldu. bursa korupark d&r'a geldiğinin ilk günü hemen satın aldı ve bir çırpıda okudum...
ilk üç kitabı okuyalı seneler olduğundan, "acaba önce onları bir daha mı okusam?" diye düşünmedim değil ama o kadar sabırsızlanıyordum ki (ve de ilk üç kitap istanbul'daki evde olduğundan)bekleyemedim. aynı korkuyu taşıyanlar hiç endişelenmesin, usta bize yer yer kim kimdi incelikle hatırlatıyor zaten.
dili, anlatımı, betimlemeleri... ne söylenebilir ki hakkında. zaten tüm dünya karşısında eğilmiş. her romanında sıkça bahsettiği o sofralar, o nar ekişileri, o gün doğmadan toplanan kabak çiçekleri ile yapılan kabak çiçeği dolmaları... bir kere olsun yemeden ölürsem gözüm açık gider...
Yaşar Kemal'e romancı demek bence eksik kalır... sırf bu dörtlemesini ele alırsak toplamda yaklaşık (328+520+450+272=) 1570sayfalık anlatımı ile o bence tüm yüzyıla mal olmuş bir destan yazarıdır. Allah uzun ömürler versin.

---spoiler---
bu son kitap öncekilerden oldukça kısa ve sanırım geçmiş yıllarda o kadar çok bekledik ki, ilk üç kitabı kafamızda iyice efsaneleştirip son kitaptan beklentimizi aşırı yükselttik. ya da belki bu güzel ada hikayesinin hiç bitmemesini istediğimden olsa gerek, kitabın sonu çok çabuk geliverdi. kitap boyu ve hatta ilk üç kitap boyunca sabırsızlık içerisinde beklediğimiz mutlu son sahneleri o kadar kısa tutmuş ki Yaşar Usta... oysa ki o güzel kalemi ile bizi biraz daha mest etse olmaz mıydı...? melek hatun'un bohçasını alıp gelip ağa efendi'nin eşiğine oturduğu sahne örneğin, poyrazın düğünü; ya da lena ananın oğullarına kavuşması... dört kitabı birbiri ardına okuyacak olsak; bence ilk üç kitap o kadar ön plana çıkar ki, öylesine güzel betimler ki çünkü usta tüm hasretleri, tüm dertleri ve heyecanları... bunların artık sonuçlandığı, tüm düğümlerin çözüldüğü bu son kitap ilk üçünün biraz gerisinde kalır bence...
---spoiler---

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...