21 Kasım 2010 Pazar

iletişim üzerine

bugün bir arkadaşıma attığım mailde şunları söylemişim, çok ahım şahım birşey değil ama kayda değer olduğunu düşündüğümden (ve bana bunları öğreten hocamın anısına) buraya da aktarayım dedim. köşede dursun.
"hiçbir şey mükemmel bir şekilde pattadanak gökten insanın kucağına düşmüyor. bir şeyleri güzel ve bizi mutlu eden şekle getirebilmek için, üzerlerinde çalışılması gerektiğini düşünüyorum.
özellikle insan ilişkileri kaderine terk edilemez, hele ikili ilişkiler asla.


iletişim herşeydir. yani kimse kimsenin aklını okuyamaz, biz Türkler nedense bunun yapılabildiğine inanıyoruz, insanları söylemedikleri şeyler üzerinden tahlil ediyor,
yada büsbütün yanlış anlıyoruz. yani iletişimde bir verici vardır, bir mesaj gönderir, bir de alıcı vardır. bu iletişimin kalitesi, mesajın ne kadar doğru bir şekilde iletildiği, diğer bir deyişle alıcının, mesaj ile anlatılması amaçlanan şeyi ne kadar doğru anlayabildiği ile ölçülür. bunun için de frekansların ayarlanması gerekir ki, işte bu nokta birçok insanın sorun yaşadığı bir yer. bu ayarı yapacaksın arkadaş. soracaksın, "sen bunu bunu mu kast ettin? çünkü ben bunu bu şekilde anladım. yoksa sen başka birşey mi demeye çalışıyordun?"diye. yani kafanda hemen adamın dediği şeye, belki de hiç alakası olmayan bir anlam yükleyip triplere bağlanmayacaksın."


aptal kızı oynayacaktım degil mi ben, tüh yine tutturamadık. deneyeyim:


"ya louis vuitton'un bi çantasını almış Aylin bayıldım, bi de bugün akmerkez prada'da bir ayakkabı gördüm, çok tarz.
kızlar, kuaförüm Aşkın "platin sarısı sana çok iyi gider, bu senenin trendi bu canikom" dedi.
akşam da reinaya gitcez, hakan yeni bi X5 almış beni onla gezdircek (tikky kız modu:ON)"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...